2020 yılı pandemi yılı olarak tarihte yerini çoktan aldı, 2021’i de arkasından sürüklemeye devam ediyor. Bu süreçte hayatlarımızı yeni bir olguya göre şekillendirirken iş hayatlarımızı da yeni normale adapte ettik. Hatta o kadar hızlı adapte ettik ki geçmiş çok eskilerde kalmış birer anı olarak zihnimizin köşelerinde duruyor. Her sektör nasibini aldı tabii bu süreçten, kimi e-ticaret gibi inanılmaz bir sükseye ulaşırken kimi ise kepenk kapatmaya kadar ilerledi. İletişim sektörü de haliyle bir dönüşüm içerisine girdi. Yapısı gereği hiçbir şekilde durmayan ve durmaması gereken bu sektörde ajans-müşteri ilişkileri dur durak bilmeden arttı, performansların da beklentiler kadar artması istendi, reklam satın almalar dijitale dönüş yaşadı, outdoor ilanları başlarda popülerliğini yitirse de pandemide yapılan birçok atılım yine outdoor mecralarda yerini aldı. Dijital medya ise yıllardır verilmesi gereken önemi bu dönemde hissetti ve dijital medya çalışmaları ardı ardına gelmeye başladı. Sadece sosyal medya kullanımının bile bir hayli arttığı bu dönem her kurum açısından çeşitli farkındalıklara yol açtı. Bu hızlı gelişimin getirisi olduğu kadar götürüsü de oldu tabii ki, efor ve psikoloji gibi…
Bir iletişimcinin pandemiden dolayı en çok özlediği şeyler
Peki herkesin dışarıya olan özleminin doruk noktalarına ulaştığı bu durumda, iletişim sektöründe çalışanlar en çok neyi özledi? Sorunun cevabı o kadar çok ki ama akla ilk gelenlerden başlayalım hemen, mesela etkinlik yönetimi. Etkinlik kelimesi bile heyecanlandırmaya yetiyor aslında. Hazırlık süreçleri, provalar, davetli listeleri, basın davetleri, galalar, konserler ve bütün bunların mutfağında olmak şüphesiz en çok özlenenlerde bir numara. Bir PR’cı bu çalışmaları sadece iş olarak görmez, aynı zamanda arkadaşlarıyla, meslektaşlarıyla bir araya gelme olarak değerlendirir. Keşke bir festival olsa da çalışsak dediğimiz noktadayız tam da şu an. Festivallerde o gün neler gerçekleştiğini hazırladığımız basın bültenlerinin tadı ise bambaşka. Gerçekleştirilen film gösteriminin veya galanın hemen ardından o salonda bilgisayarlar açılır, neler oldu özetlenir, basınla paylaşılır ve ertesi günün heyecanı o anda başlar.
İşin mutfak kısmını da özlemedik desek yalan olur. Mutfak derken gerçekten mutfaktan bahsediyoruz. Davetlilere neler ikram edilecek, menü nasıl olacak işin en güzel kısımlarından. E tabi masaların düzeni, röportaj alanları, giriş ve çıkışlar nasıl olacak bunlar da diğer mutfak tarafı. Etkinliğin düzenleneceği alanda bir o taraftan diğer tarafa koşmanın özleneceğini kim tahmin edebilirdi ki? Şimdi bir etkinlik olsa kimsenin oturacağını düşünmüyoruz açıkçası.
Basınla ilişkilerin tamamen online platformlar üzerinden devam ettiği bu dönemde özlediğimiz bir diğer şey peki? Röportaj organizasyonu. Birbirimize link atmadığımız, kahvemizi yudumlarken keyifli bir sohbet eşliğinde gerçekleştirdiğimiz o güzel röportajları hangimiz özlemedik ki? Bir de üzerine canlı canlı fotoğraf çekimi gerçekleştirdik mi daha ne olsun!
Bu liste böyle uzun uzun gider, her iletişimcinin kendi uzman olduğu alanda özlediklerini saymak asla bitmez. İletişimin telefon ve bilgisayarla sınırlı olmadığı, bir an önce kavuşup yan yana olacağımız güzel günlere diyerek yazımızı sonlandırıyorum. Herkese sağlıklı günler.